Sayfalar

Pazar, Mart 11, 2012

Bir Karikatürün Düşündürdükleri

Karikatür tam da benim bir zamanlar (2008) yaşadığım "şeyi" anlatmış. Dekan!! olan şahıs okulun bir barakadan diğer barakaya taşınacağını söyleyip sonra da taşımıştı. Kolilerin arasında taşınma sıramız gelecek diye 1 hafta boyunca bekleyip, görevlilerden taşınmayacağımızı öğrenmiştik. Dekan öyle buyurmuştu, 1 hafta sonra gelen yazı (26 Haziran 2008, unutmuyorum çünkü doğum günümdü(:) sözleşmemiz bittiğinde işten çıkarılacağımızı bildiriyordu. Mütevelli Heyetle yaptığımız görüşmelerde dekan tarafından "işten ayrılmak istediğimizin" bildirildiği söylendi, ve sorunun çözümü için süre istendi. Ancak bir ay sonra aynı yazı tekrar geldi ve bu kez imzalayarak teslim almak zorunda kaldık. Kaldık diyorum çünkü fakülte bünyesinde dekanla birlikte kadrolu çalışan 3 kişiden ikisi bizdik. Sanırım dekan fakülteyi tek başına idare etmeye karar vermişti.
Bu üniversiteden gelen teklif üzerine (Mart 2007) Moda Tasarımı Bölümünün programını hazırlamış, taahütname imzalamış, 24 yıllık devlet hizmetimi Temmuz 2007 de emekli olarak sonlandırmış ve bu üniversitede çalışmaya başlamıştım. Ben başladım sanıyordum ancak 1 Eylül 2007 de resmi olarak göreve başladım ve 2 ay sonra da kurucu bölüm başkanı olarak atandım.
Sonrası haksızlığa uğramışlığın getirdiği hayal kırıklığı, umutsuzluk, yılgınlık, kararsızlık, vs..
Aynı tarihlerde Mustafa Balbay tutuklandı, kendi yaşadığım haksızlığın ne kadar hafif kaldığını farkettim, kendimi topladım ve mücadele etmeye karar verdim. Avukatım Kemal Vuraldoğan genç, azimli ve kararlı tavrıyla mücadeleyi İdari Mahkeme'ye* taşıdı. 1,5 yıl süren mahkeme süreci, zor günler. Ocak 2010 da alınan yürütmeyi durdurma kararı, Mayıs 2010 da lehimize çıkan karar ile adalet yerini buldu. Yaşadıklarımın, gerekçe gösterilmeden işten çıkarılan öğretim elemanlarına, emsal teşkil ettiği düşüncesiyle, yardımcı olmasını umuyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder